Masal ve Arketip Atölyesi - Norm Dışı
“Gerçekte
kim olduğumuzun bilgisi yaşamda ulaşabileceğimiz en büyük hazinedir ve bu ancak
kendimizle yüzleşip dönüşmekle mümkündür.”
Aralık ayında Ankaralılara bir atölye daha buluştu. Masal anlatıcısı Sıla Topçam (@silatopcam) ile reiki uzmanı, sembolizm ve akretipler araştırmacı yazarı Efe Elmas’ın (@efeelmas) düzenlediği etkinlikte masal yorumlarıyla insanın modern hayatta normlara sokulması sorunlarına değinildi. 13 Aralık’ta Cinnah Caddesi’nde yer alan Dem Atölye’de (@dematolyesanat) gerçekleşen etkinliği düzenleyen Atölye Kaf (@atolyekaf) bunun yanı sıra masal geceleri, fotoğraf ve gelişim atölyeleri de düzenliyor. Eğitmenlerin atölye tanımı şu şekilde:
Elmas ve Topçam’a göre masallardaki yolculuğun en önemli yönlerinden biri de hepimizin içinde yer alan gölge ve aynı zamanda bizim yaratıcı yönümüzle yüzleşmemize vesile olmasıdır. Bu karanlık tarafımız aslında vahşi doğa kadar kudretlidir, ancak norm dışı olduğundan toplumda dışlanma korkusuyla ondan kaçarız. Kendi içimizdeki bu şeytanla mücadele süresince dengemizi bulana kadar norm dışı kabul edileceğimizden eleştirilir ve tepki alırız. Çünkü toplumun istediği kişi olmayabiliriz. Eğer içimizdeki gölgeyi kabul etmeyi başarırsak bu yüzleşmenin ardından da nefs savaşı başlar. Bu Freud’un id, ego ve süperego tanımlamalarına benzer. Ancak her dönüşüm gibi ancak sabırlı olduğumuzda, ısrarla ilerlemeye devam ettiğimizde dengemizi bulur ve başarıya ulaşırız.
Sonuç olarak bu keyifli etkinliği şu çıkarımlarla tamamladım. Masal bizim akılcı endişelerimizi sarsarak uykumuzdan uyandıran bir yolculuk. Masal olayın derinine inip, yüzleşerek kendimizi kabul etme bilgeliğine taşıyan müthiş bir vasıta. Hepimizin ihtiyacı olan bilgelik gücü ise kendi içimizde ve doğamızdan kaçmadığımızda, maske takmadığımızda, kararlarımızın arkasında ısrarla durduğumuzda ancak şeytanla baş ederek ona ulaşabiliriz. Bu maceranın sonunda kendimizi bulduğumuzda da ödüllendiriliriz çünkü doğanın ve hayal gücünün bereketi sınırsızdır. Gerçekte kim olduğumuzun bilgisi yaşamda ulaşabileceğimiz en büyük hazinedir ve bu ancak kendimizle yüzleşip dönüşmekle mümkündür. Masal veya başka yolla ne olursa olsun kendimizi bulacağımız günlere…
Sıla Topçam
Simay Özlü Diniz – 14.12.2019
Aralık ayında Ankaralılara bir atölye daha buluştu. Masal anlatıcısı Sıla Topçam (@silatopcam) ile reiki uzmanı, sembolizm ve akretipler araştırmacı yazarı Efe Elmas’ın (@efeelmas) düzenlediği etkinlikte masal yorumlarıyla insanın modern hayatta normlara sokulması sorunlarına değinildi. 13 Aralık’ta Cinnah Caddesi’nde yer alan Dem Atölye’de (@dematolyesanat) gerçekleşen etkinliği düzenleyen Atölye Kaf (@atolyekaf) bunun yanı sıra masal geceleri, fotoğraf ve gelişim atölyeleri de düzenliyor. Eğitmenlerin atölye tanımı şu şekilde:
“İnsan,
Dünya üzerinde var olduğu yüz binlerce yıldır karşılaştığı sorunlar karşısında
çözüm üretmeyi başarmış, hayatta kalmış ve bu çözümleri sözel geleneklerle,
masallarla, mitlerle, efsanelerle bir sonraki nesile aktarmıştır. İnsanın
normlara sokulması ve en nihayetinde özünün norm dışı olması ise bir başka
modern sorundur. ‘Ben kimim? Ne yapmam gerekiyor? Neden buradayım? Neden böyle
hissediyorum? Neden farklıyım ya da neden sıradanım?’ gibi sorular birçok insanın
dönem dönem sorduğu sorulardır…
Bu
atölyede binlerce yıldır süre gelmiş atalarımızın fısıltılarına kulak asacağız
ve normları sorgulayacağız. Etkinlik, bir masal anlatımı sonrasında masalın
sembolik yorumlaması ve onu takiben etkinlikler içermektedir.”
Sıla
Topçam’ın anlattığı ‘Ayı Postlu Asker’ hikayesi içimizdeki karanlık, şeytani
yani diğer bir deyişle norm dışı tarafla yüzleşmemize vesile olan her masal gibi
şifalandırıcı bir özelliğe sahipti. Atölye masal anlatımını takiben Efe Elmas’ın hikayenin bilinç ve bilinç dışı arasında
bir bağ sağlayarak bireyin kendisiyle yüzleşmesi ve kendini kabul ederek gelişmesi
için faydalı olduğu anlatısıyla devam etti. Elmas’ın anlattığı gibi her masalın da esasında birbirine
benzeyen temel taşları var. Her masalda bir masum, saf bir maceradan geçerek
kendisiyle tanışır, zaaflarıyla yüzleşir ve çeşitli engelleri aşarak şifalanır.
Çünkü masal sağaltıcıdır, kişinin erginlenme ve bireye dönüşme çabalarına
yardımcı olur. Türkiye’de Uluslararası Hikaye Anlatıcılığı Merkezi’nin kurucusu Nazlı Çevik Azazi’nin ‘Masal’ kitabında bahsettiği gibi masal kişinin iç dünyasına yolculuk yaparak içsel dönüşüm yaşamasına vesile olan vasıtalardır.
Elmas, sunumunda masalların akretiplerini anlatarak hikayelerin kişiyle nasıl bağ kurduğunu vurguladı. Anlatısına göre masallar aracılığıyla bireyin kendini tanıma yolculuğunda Carl Gustav Jung’un
akretipleri devreye girer. Masum, büyücü-yaratıcı, ermiş-bilge, savaşçı-kahraman,
hileci-şeytan, kaşif-ego, sihirbaz-dönüştürücü, aşık, soytarı-maske ve benzeri
akretipler ile kişi masalı dinlerken esasında kendisiyle yüzleşerek eksik
taraflarını görür ve karar verirse onlarla mücadele etme yolculuğuna çıkar.
Ayrıca masallarda eşik iki alem (bilinç ve bilinçaltı) arasındaki geçişi, yaşanılan
zorluk ile macera savaşı ve mücadeleyi, han yolculuğu, geçen yıllar dayanma ve
olgunlaşma sürecini, şeytandan bir parça içimizdeki karanlık tarafı, hayvanlar
bilinç dışı ve doğanın bütüncül gücünü, toplumun anlayamadığı bilgeliğini
simgeler. Masallarda yolculuk gereklidir çünkü büyümenin ve gelişmenin tek yolu
savaşarak, tecrübe kazanarak karanlık yanımızı keşfetmektir. Yolculukta
karşımıza çıkan engeller bizi geliştirir ve kendimizi bulmamıza yardımcı olur.
Elmas ve Topçam’a göre masallardaki yolculuğun en önemli yönlerinden biri de hepimizin içinde yer alan gölge ve aynı zamanda bizim yaratıcı yönümüzle yüzleşmemize vesile olmasıdır. Bu karanlık tarafımız aslında vahşi doğa kadar kudretlidir, ancak norm dışı olduğundan toplumda dışlanma korkusuyla ondan kaçarız. Kendi içimizdeki bu şeytanla mücadele süresince dengemizi bulana kadar norm dışı kabul edileceğimizden eleştirilir ve tepki alırız. Çünkü toplumun istediği kişi olmayabiliriz. Eğer içimizdeki gölgeyi kabul etmeyi başarırsak bu yüzleşmenin ardından da nefs savaşı başlar. Bu Freud’un id, ego ve süperego tanımlamalarına benzer. Ancak her dönüşüm gibi ancak sabırlı olduğumuzda, ısrarla ilerlemeye devam ettiğimizde dengemizi bulur ve başarıya ulaşırız.
Topçam ve Elmas’ın anlatılarına göre kendimizle
ilk yüzleştiğimizde sarsılırız, içimizdeki karanlıktan ürkeriz. Özellikle
çağımızda kendimiz olabilmek etrafımızdaki şablonlar yüzünden daha da zor.
Üstelik bu kalıplar kendi doğamızla çakışıyorsa kişilik savaşımız başlar. Toplumda
dışlanma korkusu kendimizle ve karanlık tarafımızla karşılaşmaya en büyük engel olur.
Suçluluk duygusu hissetmek ise yaramızı deşer, bu süreçte buna da izin
vermememiz gerekir. Kendimizi bütünleyen eril yanımız cesaret, savaşçı; dişil yanımız
ise yaratıcı, dönüştürücüdür. Bu ikisini bir arada kullanmayı başardığımızda
bütünlenir, bilgeleşiriz. Rahatsız olduğumuz taraflar onlarla yüzleştiğimizde,
kaçmadığımızda kendimizi bulmamıza yardımcı olur. İçimizdeki şeytanı tanıyıp
ondan korkmadığımızda, onunla iş birliği yapıp onu kontrol edebildiğimizde, ona
boyun eğdirdiğimizde ancak olumsuz duyguları aşarak gerçek bilgeliğe ulaşabilir
ve yolculuğumuzu tamamlarız. Yedi katlı bir bina gibi çıktıkça bir bir engelleri
aşarız. Anlatıcılara göre şeytan tasavvuf felsefesindeki gibi masallarda da yok edilemez, ancak
ehlileştirilebilir. Sunumun sonuna geldiğimizde belki de sevgili Oscar Wilde, Doran Gray’in Portresi’inde
‘Şeytandan kurtulmanın tek yolu şeytana uymaktır,’ derken aslında bunu
kastediyordur diye düşündüm.
Sonuç olarak bu keyifli etkinliği şu çıkarımlarla tamamladım. Masal bizim akılcı endişelerimizi sarsarak uykumuzdan uyandıran bir yolculuk. Masal olayın derinine inip, yüzleşerek kendimizi kabul etme bilgeliğine taşıyan müthiş bir vasıta. Hepimizin ihtiyacı olan bilgelik gücü ise kendi içimizde ve doğamızdan kaçmadığımızda, maske takmadığımızda, kararlarımızın arkasında ısrarla durduğumuzda ancak şeytanla baş ederek ona ulaşabiliriz. Bu maceranın sonunda kendimizi bulduğumuzda da ödüllendiriliriz çünkü doğanın ve hayal gücünün bereketi sınırsızdır. Gerçekte kim olduğumuzun bilgisi yaşamda ulaşabileceğimiz en büyük hazinedir ve bu ancak kendimizle yüzleşip dönüşmekle mümkündür. Masal veya başka yolla ne olursa olsun kendimizi bulacağımız günlere…
Efe Elmas
Mayıs 1989 İzmir, Bornova’da doğdu. 2007 yılında
Bornova Anadolu Lisesinden, 2011 yılında Celal Bayar Üniversitesi Gıda
mühendisliği bölümünden mezun oldu. İzmir Yüksek Teknolojisi Enstitüsünde
yüksek lisans yapmakta ve gıda virolojisi üzerine çalışmaktadır.
2003 yılında Habibe Elmas’tan Usui Reiki Birinci
seviyeye uyulmanmış ve 2013 yılına kadar İsmail Bülbül’den çeşitli Reiki
dersleri alarak 5/6 seviyesine ulaşmıştır. 2008 yılı ile 2014 yılları arasında
alternatif haber ve spiritüalizm dergisi olan, aylık 300 bin okura ulaşan
İndigo Dergisi isimli internet dergisinde kadrolu yazar olarak sembolizm, kadim
bilgiler ve kültürler, akretipler, ezoterizm, dinler tarihi, spiritüalizm ve
gizli öğretilerle ilgili araştırmalarını paylaşmış ve yazı kurulunda görev
almıştır. 2015 yılında Şehime Gül Gözen ile Ankhamaya Farkındalık Atölyesi’ni
kurmuştur. 2013’ün Ağustos ayında “Kutsal Maya İnancı”, “Şamanın Kozmik
Dünyası” ve “Nagual Sembolizmi” isimli kitapların yazarı olan Maya Şamanı
Nilgün Arıt’la tanışması sonucu şamanik pratik ve araştırmalara devam etmektedir.
Sıla Topçam
1986 yılında İzmir'de doğdu. Tiyatro eğitimini 2008 yılında
Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları,
Oyunculuk Bölümü’nde tamamladı. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar
Enstitüsü’nde yüksek lisans programından “Masal Anlatıcılığı ve Günümüz Masal
Anlatıcılığında Hazırlık Süreçleri” başlıklı teziyle mezun oldu. Farklı
anlatıcılık ekollerini de deneyimlemek ve bakış açısını genişletmek isteyen
Sıla Topçam, 2014 yılında Judith Liberman’ın anlatıcılık modüllerine katılmış,
2016’da Seiba Uluslararası Hikâye Anlatılıcılığı Merkezi’nde 2 yıllık
“Anlatıcının Yolu” sertifikalı programını tamamlamış, 2016 yılında Sue
Hollingsworth’ün biyografik anlatım kampına katılmıştır. 2015 yılında Ayşe
Nilgün Arıt’tın Temel Şaman Eğitimi çalışmalarına katılması, şamanik bakış
açısı ile hayatına ve çalışmalarına devam etmesini sağlamıştır. Masalların ve
mitlerin simge ve arketipleri üzerine eğitimler almış olduğu Efe Elmas ile aynı
zamanda “Masal ve Arketip” , “Şifalı Masallar” atölyeleri ve “Ruhun Yolculuğu”
masal kampları düzenlemektedirler. İzmir Devlet Tiyatrosu bünyesinde
yönetmenliğini Gürol Tonbul'un yaptığı Bizden Masallar projesinde Nohut Oğlan
ve Şahmeran masalları ile seyirci karşısına çıkmaktadır. Nohut Oğlan masalı ile
2018 Türkiye – Tayland Karşılıklı Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında
Tayland'da Türkiye'yi temsilen bulunmuştur. Bizden Masallar halen İzmir Devlet
Tiyatrosu'nda sahnelenmektedir. Bizden Masallar'ın yolculuğu cezaevlerinde de
devam etmekte olup çocuklar ve yetişkinler için sahnelenmektedir. İzmir,
İstanbul ve Ankara'da masal anlatımları ve “Masal Kapısı” masal anlatıcılığı
atölyeleri düzenlemeye devam etmektedir.
Simay Özlü Diniz – 14.12.2019
Muhteşem bir içerik. Emeğine, yüreğine sağlık. Dönüşümümüzün keşif yolculuğunda her anı hücrelerimize indirebilmek ve gerçekten sonuca ulaşabilmek dileğiyle. Sevgiler...
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için teşekkür ederim. Umarım dilediğiniz gibi yolculuğumuz boyunca kazanmamız gerekenleri anlayıp kendimizi keşfederek büyüyebiliriz. Sevgilerimle...
Sil