Masal ve Arketip Atölyesi - Norm Dışı

“Gerçekte kim olduğumuzun bilgisi yaşamda ulaşabileceğimiz en büyük hazinedir ve bu ancak kendimizle yüzleşip dönüşmekle mümkündür.”









Aralık ayında Ankaralılara bir atölye daha buluştu. Masal anlatıcısı Sıla Topçam (@silatopcam) ile reiki uzmanı, sembolizm ve akretipler araştırmacı yazarı Efe Elmas’ın (@efeelmas) düzenlediği etkinlikte masal yorumlarıyla insanın modern hayatta normlara sokulması sorunlarına değinildi. 13 Aralık’ta Cinnah Caddesi’nde yer alan Dem Atölye’de (@dematolyesanat) gerçekleşen etkinliği düzenleyen Atölye Kaf (@atolyekaf) bunun yanı sıra masal geceleri, fotoğraf ve gelişim atölyeleri de düzenliyor. Eğitmenlerin atölye tanımı şu şekilde:

“İnsan, Dünya üzerinde var olduğu yüz binlerce yıldır karşılaştığı sorunlar karşısında çözüm üretmeyi başarmış, hayatta kalmış ve bu çözümleri sözel geleneklerle, masallarla, mitlerle, efsanelerle bir sonraki nesile aktarmıştır. İnsanın normlara sokulması ve en nihayetinde özünün norm dışı olması ise bir başka modern sorundur. ‘Ben kimim? Ne yapmam gerekiyor? Neden buradayım? Neden böyle hissediyorum? Neden farklıyım ya da neden sıradanım?’ gibi sorular birçok insanın dönem dönem sorduğu sorulardır…Bu atölyede binlerce yıldır süre gelmiş atalarımızın fısıltılarına kulak asacağız ve normları sorgulayacağız. Etkinlik, bir masal anlatımı sonrasında masalın sembolik yorumlaması ve onu takiben etkinlikler içermektedir.”



Sıla Topçam’ın anlattığı ‘Ayı Postlu Asker’ hikayesi içimizdeki karanlık, şeytani yani diğer bir deyişle norm dışı tarafla yüzleşmemize vesile olan her masal gibi şifalandırıcı bir özelliğe sahipti. Atölye masal anlatımını takiben Efe Elmas’ın hikayenin bilinç ve bilinç dışı arasında bir bağ sağlayarak bireyin kendisiyle yüzleşmesi ve kendini kabul ederek gelişmesi için faydalı olduğu anlatısıyla devam etti. Elmas’ın anlattığı gibi her masalın da esasında birbirine benzeyen temel taşları var. Her masalda bir masum, saf bir maceradan geçerek kendisiyle tanışır, zaaflarıyla yüzleşir ve çeşitli engelleri aşarak şifalanır. Çünkü masal sağaltıcıdır, kişinin erginlenme ve bireye dönüşme çabalarına yardımcı olur. Türkiye’de Uluslararası Hikaye Anlatıcılığı Merkezi’nin kurucusu Nazlı Çevik Azazi’nin ‘Masal’ kitabında bahsettiği gibi masal kişinin iç dünyasına yolculuk yaparak içsel dönüşüm yaşamasına vesile olan vasıtalardır. 

Elmas, sunumunda masalların akretiplerini anlatarak hikayelerin kişiyle nasıl bağ kurduğunu vurguladı. Anlatısına göre masallar aracılığıyla bireyin kendini tanıma yolculuğunda Carl Gustav Jung’un akretipleri devreye girer. Masum, büyücü-yaratıcı, ermiş-bilge, savaşçı-kahraman, hileci-şeytan, kaşif-ego, sihirbaz-dönüştürücü, aşık, soytarı-maske ve benzeri akretipler ile kişi masalı dinlerken esasında kendisiyle yüzleşerek eksik taraflarını görür ve karar verirse onlarla mücadele etme yolculuğuna çıkar. Ayrıca masallarda eşik iki alem (bilinç ve bilinçaltı) arasındaki geçişi, yaşanılan zorluk ile macera savaşı ve mücadeleyi, han yolculuğu, geçen yıllar dayanma ve olgunlaşma sürecini, şeytandan bir parça içimizdeki karanlık tarafı, hayvanlar bilinç dışı ve doğanın bütüncül gücünü, toplumun anlayamadığı bilgeliğini simgeler. Masallarda yolculuk gereklidir çünkü büyümenin ve gelişmenin tek yolu savaşarak, tecrübe kazanarak karanlık yanımızı keşfetmektir. Yolculukta karşımıza çıkan engeller bizi geliştirir ve kendimizi bulmamıza yardımcı olur.





Elmas ve Topçam’a göre masallardaki yolculuğun en önemli yönlerinden biri de hepimizin içinde yer alan gölge ve aynı zamanda bizim yaratıcı yönümüzle yüzleşmemize vesile olmasıdır. Bu karanlık tarafımız aslında vahşi doğa kadar kudretlidir, ancak norm dışı olduğundan toplumda dışlanma korkusuyla ondan kaçarız. Kendi içimizdeki bu şeytanla mücadele süresince dengemizi bulana kadar norm dışı kabul edileceğimizden eleştirilir ve tepki alırız. Çünkü toplumun istediği kişi olmayabiliriz. Eğer içimizdeki gölgeyi kabul etmeyi başarırsak bu yüzleşmenin ardından da nefs savaşı başlar. Bu Freud’un id, ego ve süperego tanımlamalarına benzer. Ancak her dönüşüm gibi ancak sabırlı olduğumuzda, ısrarla ilerlemeye devam ettiğimizde dengemizi bulur ve başarıya ulaşırız.

Topçam ve Elmas’ın anlatılarına göre kendimizle ilk yüzleştiğimizde sarsılırız, içimizdeki karanlıktan ürkeriz. Özellikle çağımızda kendimiz olabilmek etrafımızdaki şablonlar yüzünden daha da zor. Üstelik bu kalıplar kendi doğamızla çakışıyorsa kişilik savaşımız başlar. Toplumda dışlanma korkusu kendimizle ve karanlık tarafımızla karşılaşmaya en büyük engel olur. Suçluluk duygusu hissetmek ise yaramızı deşer, bu süreçte buna da izin vermememiz gerekir. Kendimizi bütünleyen eril yanımız cesaret, savaşçı; dişil yanımız ise yaratıcı, dönüştürücüdür. Bu ikisini bir arada kullanmayı başardığımızda bütünlenir, bilgeleşiriz. Rahatsız olduğumuz taraflar onlarla yüzleştiğimizde, kaçmadığımızda kendimizi bulmamıza yardımcı olur. İçimizdeki şeytanı tanıyıp ondan korkmadığımızda, onunla iş birliği yapıp onu kontrol edebildiğimizde, ona boyun eğdirdiğimizde ancak olumsuz duyguları aşarak gerçek bilgeliğe ulaşabilir ve yolculuğumuzu tamamlarız. Yedi katlı bir bina gibi çıktıkça bir bir engelleri aşarız. Anlatıcılara göre şeytan tasavvuf felsefesindeki gibi masallarda da yok edilemez, ancak ehlileştirilebilir. Sunumun sonuna geldiğimizde belki de sevgili Oscar Wilde, Doran Gray’in Portresi’inde ‘Şeytandan kurtulmanın tek yolu şeytana uymaktır,’ derken aslında bunu kastediyordur diye düşündüm.





Sonuç olarak bu keyifli etkinliği şu çıkarımlarla tamamladım. Masal bizim akılcı endişelerimizi sarsarak uykumuzdan uyandıran bir yolculuk. Masal olayın derinine inip, yüzleşerek kendimizi kabul etme bilgeliğine taşıyan müthiş bir vasıta. Hepimizin ihtiyacı olan bilgelik gücü ise kendi içimizde ve doğamızdan kaçmadığımızda, maske takmadığımızda, kararlarımızın arkasında ısrarla durduğumuzda ancak şeytanla baş ederek ona ulaşabiliriz. Bu maceranın sonunda kendimizi bulduğumuzda da ödüllendiriliriz çünkü doğanın ve hayal gücünün bereketi sınırsızdır. Gerçekte kim olduğumuzun bilgisi yaşamda ulaşabileceğimiz en büyük hazinedir ve bu ancak kendimizle yüzleşip dönüşmekle mümkündür. Masal veya başka yolla ne olursa olsun kendimizi bulacağımız günlere…

Efe Elmas 
Mayıs 1989 İzmir, Bornova’da doğdu. 2007 yılında Bornova Anadolu Lisesinden, 2011 yılında Celal Bayar Üniversitesi Gıda mühendisliği bölümünden mezun oldu. İzmir Yüksek Teknolojisi Enstitüsünde yüksek lisans yapmakta ve gıda virolojisi üzerine çalışmaktadır.
2003 yılında Habibe Elmas’tan Usui Reiki Birinci seviyeye uyulmanmış ve 2013 yılına kadar İsmail Bülbül’den çeşitli Reiki dersleri alarak 5/6 seviyesine ulaşmıştır. 2008 yılı ile 2014 yılları arasında alternatif haber ve spiritüalizm dergisi olan, aylık 300 bin okura ulaşan İndigo Dergisi isimli internet dergisinde kadrolu yazar olarak sembolizm, kadim bilgiler ve kültürler, akretipler, ezoterizm, dinler tarihi, spiritüalizm ve gizli öğretilerle ilgili araştırmalarını paylaşmış ve yazı kurulunda görev almıştır. 2015 yılında Şehime Gül Gözen ile Ankhamaya Farkındalık Atölyesi’ni kurmuştur. 2013’ün Ağustos ayında “Kutsal Maya İnancı”, “Şamanın Kozmik Dünyası” ve “Nagual Sembolizmi” isimli kitapların yazarı olan Maya Şamanı Nilgün Arıt’la tanışması sonucu şamanik pratik ve araştırmalara devam etmektedir.




Sıla Topçam
1986 yılında İzmir'de doğdu. Tiyatro eğitimini 2008 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları, Oyunculuk Bölümü’nde tamamladı. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde yüksek lisans programından “Masal Anlatıcılığı ve Günümüz Masal Anlatıcılığında Hazırlık Süreçleri” başlıklı teziyle mezun oldu. Farklı anlatıcılık ekollerini de deneyimlemek ve bakış açısını genişletmek isteyen Sıla Topçam, 2014 yılında Judith Liberman’ın anlatıcılık modüllerine katılmış, 2016’da Seiba Uluslararası Hikâye Anlatılıcılığı Merkezi’nde 2 yıllık “Anlatıcının Yolu” sertifikalı programını tamamlamış, 2016 yılında Sue Hollingsworth’ün biyografik anlatım kampına katılmıştır. 2015 yılında Ayşe Nilgün Arıt’tın Temel Şaman Eğitimi çalışmalarına katılması, şamanik bakış açısı ile hayatına ve çalışmalarına devam etmesini sağlamıştır. Masalların ve mitlerin simge ve arketipleri üzerine eğitimler almış olduğu Efe Elmas ile aynı zamanda “Masal ve Arketip” , “Şifalı Masallar” atölyeleri ve “Ruhun Yolculuğu” masal kampları düzenlemektedirler. İzmir Devlet Tiyatrosu bünyesinde yönetmenliğini Gürol Tonbul'un yaptığı Bizden Masallar projesinde Nohut Oğlan ve Şahmeran masalları ile seyirci karşısına çıkmaktadır. Nohut Oğlan masalı ile 2018 Türkiye – Tayland Karşılıklı Kültür Yılı etkinlikleri kapsamında Tayland'da Türkiye'yi temsilen bulunmuştur. Bizden Masallar halen İzmir Devlet Tiyatrosu'nda sahnelenmektedir. Bizden Masallar'ın yolculuğu cezaevlerinde de devam etmekte olup çocuklar ve yetişkinler için sahnelenmektedir. İzmir, İstanbul ve Ankara'da masal anlatımları ve “Masal Kapısı” masal anlatıcılığı atölyeleri düzenlemeye devam etmektedir.






Simay Özlü Diniz – 14.12.2019

Yorumlar

  1. Muhteşem bir içerik. Emeğine, yüreğine sağlık. Dönüşümümüzün keşif yolculuğunda her anı hücrelerimize indirebilmek ve gerçekten sonuca ulaşabilmek dileğiyle. Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Umarım dilediğiniz gibi yolculuğumuz boyunca kazanmamız gerekenleri anlayıp kendimizi keşfederek büyüyebiliriz. Sevgilerimle...

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yemek Yapmak Kadın İşi Midir?

Ülker Gürtan Anısına (1928-2017) (@ayasdergisi Yazısı)

KafeSim'de Yavaş Yemek